Image
This image for Image Layouts addon
Bekir Karadeniz
Gün Döndü















KaraMavi Yayınları
2. Baskı, 2017
ISBN 978-605-5825-36-2
12,5 x 19,5 cm, 128 Sayfa







75,- ₺
Kitap İstek Formu
Gün Döndü

Gün döndü sevdiğim değişti zaman
Bir tek soluk alamadan gün döndü
Battı güneş dağlar oldu kar duman
Dost yanıma gelemeden gün döndü

Arkası görünse sevgi dağının
Gülü mü solardı gönül bağının
Herkes tanığıyken kendi çağının
Anlayıp da bilemeden gün döndü

Tutulmuştur çoktan suların başı
Binlerle paylaştım bir çanak aşı
Kafeste barınmaz özgürlük kuşu
Gökyüzüne salamadan gün döndü

Kemlik deryasında yemişim vurgun
Boran ortasında yaşarım durgun
Bir ömür Çoruh’la akıp da bir gün
Deniz’lere dolamadan gün döndü

* * *

Zeynep

Ne olursa olsun dinle kendini
Kulak ver yürekte coşkuna Zeynep
Taşırırsa bile gönül bendini
Değer fırtınalar aşkına Zeynep

Kırk yıl nedir bu evrenin dününde
Uzayın bilinmez bin bir yönünde
Erişip varınca her şey gününde
Çevirmesin seni şaşkına Zeynep

Boranlı Deniz’ler kolay durulmaz
Yaralarsa diller bezle sarılmaz
Sevgiye açmakla yerin daralmaz
Sığarım ben gönül köşküne Zeynep

* * *

Yar Beni

Bin yılın yolunu gösterip önce
Gitme diye eğlettiler yar beni
Attılar bir ömür gönlüme kanca
Kem söz ile dağlattılar yar beni

Niye azdır insan kadri bilenler
Nere gitti ardım sıra gelenler
Zor zamanda fırsatını bulanlar
Kırk katıra bağlattılar yar beni

Yavaş yavaş gider iken yolumda
Açmaz güle döndüm kuru dalımda
Deryada damlayken kendi halimde
Fırat gibi çağlattılar yar beni

Ayırmadım hiç kimsenin soyunu
Bilemedim her insanın huyunu
Kurutup Deniz’in berrak suyunu
Kaç canlıyla ağlattılar yar beni

* * *

Ona Yanarım

Bugünden kaçarken şer ömür boyu
Dünle beni buldu ona yanarım
Anlamaya yetmez bunu beş duyu
Binle beni buldu ona yanarım

Eğri kıldı doğru giden yolumu
Kırdılar kökünden yeşil dalımı
Dostlukla uzattım gonca gülümü
Kinle beni buldu ona yanarım

Engin Deniz’lere dalmak isterken
Arayıp gerçeği bulmak isterken
Kendi dünyam ile kalmak isterken
Ünle beni buldu ona yanarım

* * *

Sevdiğim

Bu sevda bir sırdır yürekte gizli
Ortalığa saçılır mı sevdiğim
Bazen şekerlidir bazense tuzlu
Ha deyip de içilir mi sevdiğim

Bir dem enginlerde bir dem yücede
Söylenir sözcükte her bir hecede
Gönül gözü görür günde gecede
Hiç önünden kaçılır mı sevdiğim

Bazen davalıdır bazen kadıdır
Bazen can dostudur bazen yadıdır
Ölümler Deniz’in öbür adıdır
Aşka kefen biçilir mi sevdiğim

* * *

Dokunma

Miskini gibi

Ey sevgili atıp bini
Bire dokunma dokunma
Olur olmaz yorup dini
Pire dokunma dokunma

Çağırmadan duymaz isen
Seri yola koymaz isen
Düşmanı dost saymaz isen
Zora dokunma dokunma

Almadan sevgiden gıda
Açmadan kapını yada
Yakmadan yüreği oda
Nara dokunma dokunma

Gönlünden kiri silmeden
Aşkın kadrini bilmeden
Deniz’de damla olmadan
Kara dokunma dokunma

* * *

Geçti Ömrüm

Bir dem kırk üç yıl boşlukta
Dura dura geçti ömrüm
Bir dem geceyle kuşlukta
Süre süre geçti ömrüm

Bir dem gitti her şey boşa
Bir dem akıl geldi başa
Bir dem kaşı gözü taşa
Vura vura geçti ömrüm

Bir dem çare buldum senden
Bir dem payım aldım denden
Bir dem ayrı kaldım benden
Sora sora geçti ömrüm

Bir dem Yunus oldum zahir
Bir dem çektim çile kahır
Bir dem ezel bir dem ahir
Sıra sıra geçti ömrüm

Bir dem arı idim balda
Bir dem bülbül ile gülde
Bir dem Leyla diye çölde
Ara ara geçti ömrüm

Bir dem tufan koptu Nuh’la
Bir dem idam oldum şahla
Bir dem Eyüp gibi ahla
Yara yara geçti ömrüm

Bir dem gündüz bir dem gece
Bir dem garip bir bilmece
Bir dem bir harf tek bir hece
Yora yora geçti ömrüm

Bir dem düştüm aşk seline
Bir dem astı yar teline
Bir dem canım dost yoluna
Sere sere geçti ömrüm

Bir dem çıktım göğe aya
Bir dem gitti günüm zaya
Bir dem atlı bir dem yaya
Vara vara geçti ömrüm

Bir dem yaba bir dem dirgen
Bir dem karlar bana yorgan
Bir dem zincir bir dem urgan
Kıra kıra geçti ömrüm

Bir dem dedim gerçek sözü
Bir dem açtım gönül gözü
Bir dem elle tuttum közü
Bere bere geçti ömrüm

Bir dem dünyayı dolaştım
Bir dem haksızla dalaştım
Bir dem yanıp hep alıştım
Çıra çıra geçti ömrüm

Bir dem gözden döktüm seli
Bir dem uslu bir dem deli
Bir dem Hacı Bektaş Veli
Ere ere geçti ömrüm

Bir dem yeşil bir dem sarı
Bir dem ettim günü yarı
Bir dem ferman çıktı darı
Kura kura geçti ömrüm

Bir dem gönlüm oda yaktım
Bir dem başım derde soktum
Bir dem damla olup aktım
Dere dere geçti ömrüm

Bir dem güman şeksizlere
Bir dem yoldaş öksüzlere
Bir dem göğsüm haksızlara
Gere gere geçti ömrüm

Bir dem aldım dost suçunu
Bir dem gördüm ben içini
Bir dem nazlı yar saçını
Tara tara geçti ömrüm

Bir dem buldum sırasını
Bir dem yaktım çırasını
Bir dem sevda yarasını
Sara sara geçti ömrüm

Bir dem boştu bir dem yüklü
Bir dem ayan bir dem saklı
Bir dem haksız bir dem haklı
Yere yere geçti ömrüm

Bir dem bugün sandım dünü
Bir dem bende gördüm beni
Bir dem seyre durdum seni
Göre göre geçti ömrüm

Bir dem zengin bir dem fakir
Bir dem baştan gitti fikir
Bir dem Deniz bir dem Bekir
Kara kara geçti ömrüm

* * *

Bıraktı

Felek ile gönül bağın paylaştım
Gülü biçti harı bana bıraktı
Ağlaşıp gülüşüp hem de söyleştim
Dili açtı zarı bana bıraktı

Düşürdü çöllere Mecnun’a döndüm
Kırk yıl bir damlayla eğlendim kandım
Nehirler çağlarken kül olup yandım
Seli içti koru bana bıraktı

Kimine bu geniş dünya çok dardır
Kimine doğruyu söylemek zordur
Herkesin gönlünde ayrı renk vardır
Alı seçti moru bana bıraktı

Felek her Deniz’den dağdan aşırdı
Acıyla tatlıyla ömrüm pişirdi
Yokuşlar düzlerde aklım şaşırdı
Yolu geçti yarı bana bıraktı

* * *

Geldim

Artvin’den çıkalı bir seyyah oldum
Bütün geçmişimi getirdim geldim
Cefayı sefayı kendimde bildim
Çoruh’la nice can götürdüm geldim

Deryalar gizlidir gözüm yaşında
Evvel ahir demem gönül peşinde
Fikrinde gün boyu gece düşünde
Gençliği uğruna bitirdim geldim

Hayra şerre yordu kimi uzaktan
Ilgıt ılgıt eser kardan tozaktan
İzi kaybettirdim kaçtım tuzaktan
Jandarmayı dağda yitirdim geldim

Kayadan düşmedim düşmüşüm dile
Leylaklar kan oldu renk verdi güle
Murgul’da hüzünlü bir anı ile
Nereden nereye kotardım geldim

Orkana tutulmuş sallara döndüm
Özgürlük arayan kullara döndüm
Paylara bölünen mallara döndüm
Rüyamda aleme yetirdim geldim

Sevda yere göğe saçıyor beni
Şeyda bülbüllerden seçiyor beni
Türlü güzellikler açıyor beni
Uğruna varımı batırdım geldim

Üzülüp dövünmek işe yarar mı
Varsam Deniz’lere kimse sorar mı
Yaşarım gurbette dostlar arar mı
Zerreye bir ömrü yatırdım geldim

* * *

Anlamam

Alimlere rakip durmuş cahil ehil sayılır
Değişmez ki yersem bile yarışır da anlamam
Alemleri nahak sarmış hak yerine koyulur
Hayırlara yorsam bile sarışır da anlamam

Tezden geçti devr-i devran ahir çağlar yaklaştı
Yüklemeden aştı kervan çoğu boşa bekleşti
Belli değil Ali Mervan yanlış doğru tekleşti
Dosta omuz versem bile karışır da anlamam

Çeşmim yaşı Deniz oldu arşa ulaştı dalga
Bağımda güllerim soldu karardı çöktü gölge
Ömrüm dertler ile doldu alnımdadır her belge
Son murada ersem bile kırışır da anlamam

* * *

Eyvah Ey

Şamili gibi

Kırk senedir böyle dava güderim
Akıl başa gelmez oldu eyvah ey
Demini sürmeden düşüp giderim
Talih bana gülmez oldu eyvah ey

Uzak diyarlarda kaldığım oldu
Kan yaşla ağlarken güldüğüm oldu
Ölümü tek çare bulduğum oldu
Vefasız yar bilmez oldu eyvah ey

Köle etti gece gündüz peşinde
Bir tek kıpırtı yok keman kaşında
Çağlayan gizliyken gözüm yaşında
Deniz’lere dolmaz oldu eyvah ey

* * *

Perde Oldu

Perde oldu dertler kesildi derman
Gel bir say sen yaz bak kaç kul gam çeker
Nerde kaldı mertler asıldı ferman
Bul dur koy can tez yak üç dal dem döker

Yanar alem gereksiz çok var için
Döner kalem ereksiz bak kar için
Siner elem direksiz hak zor için
Sel kar boy kan tuz çek göç yol tam akar

Bir gün gelir belki düzelir Konya
Her gün ölür halkı azalır dünya
Durgun kalır yılkı yaz olur Tonya
Dal sar doy Den iz çok güç bil kem çıkar