»Belki (ve özellikle) son 40 sene öncesine kadar aşıkları muhtemelen bir bölgeyle sınırlayarak yorumlamak ve araştırmak gerekmekteydi. Son zamanlarda bu biraz daha yöreden taşmış veya yörelerin harmanlanması şeklinde öne çıkmakta. Ancak yine de aşıklar genellikle (ve halen) coğrafi bir yerle birlikte anılmakta/incelenmektedir. Ancak (başka örnekler bulunsa bile) bu kategoriye uymayacak en tipik örnek Davut Sulari olurdu. Bu nedenle Davut Sulari’yi anlatmaya çalışırken (her ne kadar bir yerden başlamak gerekse de) onu bir kasabaya, şehre veya yöreye sıkıştırmak tanımlamayı zorlaştırır.

…

Davut Sulari’yi öteki aşıklardan ayıran en önemli özelliği müzikal çeşitliliğidir. Müzikal yapısı incelendiğinde çok geniş bir yelpazeden beslendiği anlaşılır.

Örneğin öteki aşıklarda rastlanmayan zengin bir mozaik düzeyindeki müzikal yapı kendini göstermektedir. ‘Yaban gülü müsün sarp kayalarda’ dizesiyle başlayan türküden ‘Ey hamamcı bu hamama güzellerden kim geldi’ dizesiyle başlayan türküye veya ‘Tercan kazasından gelen bir gelin’ dizesiyle başlayan türküsüne kadar önemli bir çeşitlilik ortaya çıkmaktadır. Azerbaycan’dan İç Ege’ye veya sürmeli havalarına kadar çok farklı müzikal özellikler gösteren Davut Sulari’yi değişik kategorilerde incelemek gerekmektedir. Bu anlamda sadece gezgin olması nedeniyle, klasik formatlarda aşıklığıyla sınırlamak yerine müzikal boyutu üzerinde durulmalıdır.«